HUKUKU-POSTASI-2017
387 MUHTELİF Alacağın dayandığı kararın şekli anlamda kesinleşmesi sürecinde haciz baskısından korunmak ve olası ödemenin geri alınmasındaki güçlükten kurtulmak isteyen borçlunun ilamsız takibe itirazı nedeniy- le, itirazın iptali veya kaldırılması yargılaması sonunda, yüzde yirmi oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması haksızlık duygusu yaratır. Dolayısıyla, alacaklının elinde bir ilam varken ilamsız icra takip yoluna başvurması dürüstlük kuralına aykırıdır ve hakkın kötüye kullanılması yasağı kapsamına girer. Karşı Oy Yazıları Karar’da iki adet karşı oy yazısı yer alır. Bu yazılarda özet olarak; icra hukukunun şekli bir hukuk dalı olduğu, Kanun’da ilamların ilam- sız takibe konu edilmesini açıkça yasaklayan bir hüküm bulunmadığı, alacaklının ilam ile başvurması halinde icra müdürünün icra emri düzenleyeceğine ilişkin Kanun m.32 hükmünün emredici olmadığı, ilamsız icra takibini itiraz yoluyla durdurmanın mümkün olduğu, tehir-i icraya başvurabilecek borçlunun aynı şekilde ilamsız icra takibi dosyasına ihtirazi kayıtla ödeme yapabileceği, mahkeme ilamı ile ke- sinleşen alacağın varlığına rağmen haksız olarak itiraz eden borçlunun sonuçlarına katlanması gerektiği ve Kanun’da menfaatler dengesinin alacaklıdan yana kurulduğu savunulur. Sonuç Kurul, ilamların, ilamsız takibe konu edilmesinin icra hukukuna ve yargılama tekniğine uygun düşmediği, bu yola başvurmakta alacak- lının hukuki yararının bulunmadığı gibi, bu yola başvurarak borçlunun hukuki durumunun ağırlaştırıldığı ve taraflar arasındaki menfaatler dengesinin bozulduğu sonucuna varmış ve içtihatların “ilama dayalı bir alacağın ilamsız takip konusu yapılamayacağı” yönünde birleştiril- mesine karar vermiştir.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MjUzNjE=